Değerli okurlarımız,

Makine İhracatçıları Birliği tarafından paylaşılan makine imalat sanayisi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk yedi ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 16,2 milyar dolar olurken, makine sektörünün ortalama kilogram fiyatlarındaki artış da devam ederek yüzde 6,7 artışla 7,9 dolara yükseldi. Temmuz ayında aylık bazda yüzde 4,4’lük yükseliş kaydeden sektörün, yıllıklandırılmış verilere göre ihracatı da yüzde 0,6 artışla 28,4 milyar dolar oldu. Diğer yandan, geçtiğimiz ay pozitife dönen Almanya’ya makine ihracatı yedi aylık dönemde yüzde 1,7 yükselerek 1,8 milyar dolara ulaşırken, Almanya’nın ardından 1 milyar dolarla ABD ikinci sırada yer aldı. ABD’ye aylık bazda yüzde 9,2’lik dikkat çekici bir artış kaydedilen temmuz ayında Kazakistan’a ihracat yüzde 46, Fas’a ise yüzde 37 kadar yükseldi.


Makine ticaretindeki gelişmeleri değerlendiren ve ihracatta sürdürülebilir başarının üretim ve faaliyet ortamının müsaitliğine bağlı olduğuna dikkat çeken MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu ise “2026’nın bu yıldan iyi olacağına güven, enflasyon düşerken faizin yüksek tutulmayacağının ve üretimin aleyhindeki ithalatın desteklenmeyeceğinin gösterilmesi ile ancak telkin edilebilir. Mevcut seviyesinde bolca döviz almaya ve ithalata yeten TL, üretmeyerek enflasyondan kaçamayacağımız gerçeğini gizleyebiliyor. Son beş yılda üretimini ikiye, ihracatını 1,5’e katlayan makine imalat sektörünün hızlı artmış işletme sermayesi ihtiyacına kaynak ayırmanın enflasyonist bir etkisi olmayacağı gibi; kısıtsız ve uygun finansmana erişim sektörün kaldığı yerden devamı için elzemdir.” uyarısında bulunuyor.

Moment Expo’nun bu sayısındaki “Kapak” sayfalarımızda, ilginç bir araştırmanın detaylarını bulacaksınız. PwC’nin küresel olarak gerçekleştirdiği ve yapay zekânın küresel iş gücü üzerindeki etkisini, beceriler, ücretler ve verimlilik açısından ortaya koymak için altı kıtadan yaklaşık bir milyar iş ilanını analiz ederek ortaya koyduğu “2025 Yapay Zekânın İş Alanlarına Etkisi Araştırması”, yapay zekânın insanları daha az değil, hatta en yüksek otomasyon potansiyeline sahip işlerde bile daha değerli kılabileceğini ortaya koyuyor. Yapay zekânın yükselişine şâhit olduğumuz bu dönemde, henüz etkileri tam olarak anlaşılamayan, doğru değerlendirilemeyen, korkulan ya da değeri şişirildiği düşünülen yapay zekâ uygulamaları, bugünün yönetici kuşağı olan X Kuşağı ne derse desin, günümüzün çalışan kuşağı Z’ler tarafından çoktan kabul edilmiş durumda. Yapay zekânın istihdam üzerine etkileri ise çok sayıda araştırmanın ana konusu olmayı sürdürüyor. PwC’nin araştırma, diğerlerinden farklı olarak, yapay zekânın hem tamamlayıcı işlere (yapay zekânın insan yargısını ve uzmanlığını destekleyebileceği görevleri içeren işler) hem de otomasyona açık işlere (yapay zekâ tarafından bağımsız şekilde yürütülebilecek çok sayıda görevi içeren işler) etkisini analiz ederken, ilginç sonuçları bizlerle paylaşıyor. Örneğin, yapay zekânın çalışanları daha üretken hale getirerek daha fazla değer sunmalarını sağladığının altını çizen araştırmaya göre, yapay zekânın potansiyelinin fark edilmesiyle birlikte, bu teknolojiyi benimsemeye en uygun sektörlerdeki gelir artışı neredeyse dört katına çıkmış durumda. Bu durum, yapay zekâ yatırımlarının karşılığını verdiğini ve dönüşümün henüz başında olduğumuzu gösteriyor.

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,