Değerli okurlarımız,

Makine ihracatındaki kayıplar, ne yazık ki devam ediyor. Sektörün tüm çabalarına rağmen ocak-mayıs döneminde serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı yüzde 1,2 gerileyerek 11,5 milyar dolarda kaldı. Makine imalat sanayisi konsolide verilerine göre bu dönemde ihracatı miktar bazında yüzde 6,2 azalan makineciler, ortalama birim fiyatlarını ise yüzde 5,3 artırarak 7,8 dolara taşıdı. Yıllıklandırılmış verilere göre ihracat da yüzde 0,5 azalışla 28,1 milyar dolar olarak kayda geçti.

Ocak-mayıs döneminde İtalya, Birleşik Krallık, Romanya ve İspanya’ya ihracatımız yüzde 12 ila yüzde 28,5 dolayında artışlar yaşasa da sektör tamamındaki durgunluk ne yazık ki sürüyor. 689 milyon dolar ihracat yapılan inşaat ve madencilik makineleri segmentinde yüzde 18,8 daralma yaşanırken, traktörler, tarım ve ormancılık makinelerinde ise ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,6 geriledi.

Fiyat performans ekseninde Batı ile Doğu malları arasında en iyi seçenek olarak görülen Türk makinelerinin son dönemde hızla pahalanmasına dikkat çeken MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu ise “AB genelinde yüzde 2,5 artış sağladığımız ilk beş ayda Yakın Doğu ve Orta Doğu’da yüzde 8’e yakın daralmış olmamız, teknolojik hassasiyeti olan gelişmiş ülkelerde payımızı korurken, fiyat hassasiyeti olan pazarlarda pay yitirdiğimizin bir göstergesidir. Bu durum, ÜFE’deki döviz bazlı yükselişi salt kalite ve verimlilikle açıklamaya çalışan tezlerle çelişen bir durum. Gelişmiş ülkelerin kendi sanayisini korumak için enflasyonist tarifeler de dâhil her türlü önlemi aldığı bir dönemde, enflasyonla mücadele saikiyle ithalatı kolaylaştırmanın üretimden ziyade tüketime katkı yaptığı ortada. Dezenflasyonist yaklaşımın iç talebi kısmak kadar, sanayi arzını koruyacak önlemleri ihmal etmemekten geçtiği de çok açık.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Küresel ekonomideki kuralların hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Tarifeler, finansal yaklaşımlar, tedarik zincirlerinde yaşanan bu dönüşümlere ayak uydurmak gerçekten çok güç. Diğer yandan teknolojide ve çevresel-sosyal yaklaşımlarda da yepyeni dönüşümlerle iç içeyiz. Regülasyonlar tsunamisinden sağ çıkabilmek için sanayicilerin her zamankinden daha çok hazırlıklı olması, gündemi takip etmesi ve gelişmeleri sağlıklı değerlendirmesi gerekiyor.

Biz de Moment Expo’nun bu sayısında, “Kapak” sayfalarımızda, KPMG’nin yayımladığı “Küresel Teknoloji Raporu: Endüstriyel Üretim İçgörüleri” başlıklı çalışmaya odaklandık ve ilgili raporun detaylarını sizlerle paylaşmaya gayret ettik. Endüstriyel üretim sektörünün teknoloji adaptasyonu ve yapay zekâ kullanımında diğer sektörleri geride bıraktığını ortaya koyan rapora göre firmaların büyük kısmı teknolojik dönüşüme istekli bir iş gücüne ve yüksek memnuniyete sahipken, sektörün liderliği özellikle yapay zekâdan elde edilen kazanımlarla da dikkat çekiyor.

Diğer yandan, bu sayımızda, MAİB Danışmanı Alper Karakurt’un “Çalışma Kültürünün Önemini Anlamak” başlıklı makalesinin de dikkat çekeceğine inanıyoruz. Alper Karakurt makalesinde, “Şirket içi ve kamu tarafından sağlanan eğitimler, ekonominin esnekliği ve büyümesi kadar çalışma kültürünün sağlığı için de gereklidir” derken, önce aile içindeki eğitim, sonrasında kamu ve özel sektör eğitimlerinin aynı hedefe yönelmiş farklı kuvvetler olduğunu; bu kuvvetlerin bileşkesinin iş yerindeki çalışma kültürünü tesis etmek olduğunun altını çiziyor.

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,